Yeşil Çatı Sistemi Yüzde 90 Tasarruf Sağlar

Ondugreen Sistemlerinin çevreci performanslarına dikkat çeken Ondutek Teknik Yapı Uygulamaları İnşaat Mühendisi ve Teknik Yapı Sorumlusu Abdullah Aysu, sistemin en önemli özelliklerinden birincisinin atık su miktarını azaltması olduğunu belirterek yeşil çatı sisteminin atılması gereken su miktarından yüzde 90’a kadar tasarruf sağladığını aktarıyor...

Öncelikle firmanızın geçmişten bugüne çalışmalarını sizden öğrenebilir miyiz?
  Ondutek Teknik Yapı Uygulamaları 2004 yılında kurulmuştur. Fakat firmamızın kökleri 1992 yılına kadar dayanmaktadır. Bunun nedeni Ondutek’in bir Nimeçatı iştiraki olmasıdır. Esasen Ondutek, Nimeçatı’nın satış ve pazarlamasını yaptığı ürünleri, tabirimiz ile ‘’Çatı ve yalıtıma dair her şey’’i isteyen kişi ve kurumlara uygulama hizmeti vermektedir. Ekibim yıllar öncesine dayanan tecrübe ile birlikte, bir yıl içerisinde yüz binlerce metrekare çatı ve su yalıtımı uygulaması yapabilecek kapasiteye sahiptir.

Ürünlerinizin çevreci performansı nedir?
  Aslında bunu sorduğunuzda size ‘’o kadar vaktiniz var mı?’’ diye sorarak bir geri bildirim yapmak isterim. Bir hayli çok çünkü… Yüzeysel olarak bahsedecek olursak bunu Ondugreen Sistem bazında değerlendirmek istiyorum. Bir diğer tabir ile ‘’çatıların ve terasların yeşillendirilmesi sistemi’’. Sistemin en önemli özelliklerinden birincisi atık su miktarını azaltmasıdır. Bu nasıl olur? Yeşil çatı sistemi atılması gereken su miktarından %90’a kadar tasarruf sağlar. Bunun getirisi sonucu yapı veya şehir şebekesinde kullanılan atık su boruları daha az yüklenir ve daha çok birime hizmet verebilir veya daha küçük boru çapları kullanılarak malzemeden tasarruf sağlanabilir. Bunun yanı sıra daha az tozlu çevreler yaratılmış olur. Çevre gürültüsü ciddi derecede, rakam verecek olursak sekiz decibel’e kadar azaltılabilir. İnsanların en temel ihtiyacı olan nefes almak ve vermek adına, yeni kullanım alanları elde edilmiş olur. Bunun beraberinde o çevrenin iklim özellikleri dahi değişir. İnşaat ve trafik yoğunluğu yüksek şehirlerde özellikle İstanbul’da bir nebzede olsa hava temizliği sağlanmış olur. Daha çok yağış alan, yazları bunaltıcı sıcaklar yerine daha serin kalan yaşanabilir çevreler meydana gelir. Bunaltıcı sıcaklardan bahsetmişken, yine sistemin yapı taşlarından biri olan ısı yalıtımını da değinmeden olmaz. Yapıları insanlara benzetebilirsiniz aslında. Çok soğuk havalarda sadece üstünüzü sıkı giyinmek yetmeyecektir. Bir şapkaya, bereye de ihtiyaç duyacaksınızdır. Yani sadece cephelerde zorunlu kılınan mantolama sistemine hiç anlam veremiyorum. Sürdürülebilirlik sağlanması isteniyorsa bu, çatıda da zorunlu kılınmalı. Her yıl ısıtma soğutma enerjilerinden elde edeceğimiz tasarrufla gelecek adına ciddi birikimler yapabiliriz. Varlık olan yapıların nefes almasını sağlayarak onları benzersiz kılabiliriz.

Son yıllarda sürdürülebilir, yeşil bina kavramları çok sıklıkla tartışılır oldu. Ancak ülkemizde ne yazık ki Avrupa ile kıyaslandığında çok fazla yeşil bina bulunmuyor. Sizce ülkemizde yeşil bina kavramları yeterince anlaşıldı mı?

Şehirlerimizin ve özellikle İstanbul’un son yıllarda çok hızlı gelişim göstermesi sebebiyle betonarme yapılar ve asfalt kaplamalar arasında sıkışıp kaldık. Geç kalınmışta olsa bu, ülkemizde yeşil bina kavramlarını ortaya çıkardı. Bu bağlamda ülkemiz dünyada inşaat sektörü bazında ön sıralarda yerini almış olmasına rağmen ne yazık ki yeşil bina ve bunun gerektirdiği Ar-Ge çalışmalarında gerilerde kaldı. Düşünülmelidir ki betonarme yapılar, sadece insanların barınma ihtiyaçları yönünde projelendirilmemeli, İnsanlar nefes aldıkları sürece barınabilirler tezi altında yenilikçi ve sürdürülebilir projelerle inşa edilmelidir. Maalesef bu kavram ülkemizde olması gereken yerini bulamadı. Fakat sürdürülebilir, yeşil bina kavramının bilinçlerde yerini alması için birlikte çalıştığımız yatırımcılarımızın projelerine çözüm ortağı olmayı ilke edindik ve bunun doğru uygulanması konusunda teknik uygulama firmamız olan Ondutek ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bundan sonraki süreçte sürdürülebilir çalışmalar kapsamında neler yapmayı planlıyorsunuz?

Öngördüğümüz zamanlarda vermiş ve vermeye devam edecek olduğumuz ürün bilgisi ve teknik uygulama seminerlerimiz sürdürülebilirlik çalışmalarımızın büyük bir kısmını oluşturuyor. Bunun yanı sıra Nimeçatı’nın bayisi olduğu markaların eğitim seminerlerine yatırımcılarımız, Nimeçatı alt bayileri ve uygulama ekipleriyle birlikte katılarak bu süreci örnek teşkil edecek şekilde değerlendirmeye devam ediyoruz. ‘’Yeşil binaların daha çok hayata geçirilmesi, çevre dostu ürünlerle hava kirliğinin azaltılması yönünde neler yapabiliriz? ‘’ sorusunu sürekli olarak kendimize sorarak hedeflerimizi belirliyoruz. Bu süreçte yalıtım, enerji ve çevre bilinci konularında yılların vermiş olduğu bilgi ve birikimimizi paylaşıp, bu bilincin ülkemizde hızla yayılmasını sağlamakla birlikte, doğru alanda doğru projeler, doğru projelerde, doğru uygulama yapmak en önemli hedeflerimizdendir. Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında birçok projeye start verildiği şu zamanda sürdürülebilirlik konusunda farkındalığın sağlanması çok önemli.

Kentsel dönüşüm’de sizce çevre bilinci yeterince oluştu mu?
  Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında ülke genelinde önceki senelere nazaran bu yıl daha da büyük bir adım atıldığını düşünüyorum. Fikirtepe mevkiinde büyük çapta başlatılması ve öncü olması beklenen kentsel dönüşüm çalışmalarının yanı sıra diğer ilçelerimizde de görülen çaba da takdire şayan doğrusu. Bunlardan biri de Bayrampaşa… Bayrampaşa’da kentsel dönüşüm projeleriyle öne çıkan Birlik İnşaat’a çözüm ortağı olduk. Çevre bilincinin artırılması yönünde yeşil bina kavramını diğer yatırımcılara örnek olacak şekilde Ondutek olarak projelendirdik. Eski Mısırlı Triko Fabrikası arazisi üzerinde inşaa edilen Birlik Life 61 projesinde 2000m2 otopark üstü Ondugreen Sistem uygulaması yaparak hayata geçirdik. Kentsel dönüşümde çevre bilinci ve sürdürülebilirlik tam da bu bağlamda sağlanmış oldu. Birlik İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Emin SÖNMEZ’ e çevre bilinci konusund ki hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Çalışmaktan zevk aldığım uygulama ekibime de ayrıca teşekkür ediyorum. Genel olarak bakacak olursak Kentsel Dönüşüm hala tam anlamıyla başlamadı diyebiliriz. Çünkü insanlarımızın yeterli bilinçte olmaması ve bazı rant kavgaları buna set vurmakta Biz inşaat mühendisleri yapıları 30 yıllık ekonomik ömür ile projelendiririz. Ülkemizde 30 yılı aşmış binlerce konut var ve burada yaşayan insanlar hala çürük ve enerji düşmanı binalarda oturduklarının farkında değiller. Farkındalık; Devlet eli ile belediyecilik hizmetlerinin hızlandırılması ve yatırımcılarla koordineli bir şekilde hareket edilmesiyle yaratılmalı.

2050 yılında dünya nüfusu 9,3 milyar olduğunda kaynakların bugünkünün yarısı kadar olacağı görülüyor. Bu gerçek göz önünde bulundurulduğunda inşaat sektörüne düşen görev ne oluyor?
  Bu gerçek göz önünde bulundurulduğunda yine ortaya çıkan kavram enerji kaynaklarının doğru kullanılması yönündedir. Biz inşaat mühendislerine ve mimarlara düşen görev, enerji ve çevre dostu projeler yapıp bunları hayata geçirmek olacaktır. Genel baktığımızda ise inşaat sektörü yatırımcıları kaynak tasarrufu sağlattıracak teknolojiyi yakından takip edip maliyetini önemsemeden projelerinde kullanmalılar düşüncesindeyim. Uzun vadede sürdürülebilirlik, 2050 ve daha sonrasını tükenecek korkusu içinde olmadan geçirebilmek ancak bu şekilde sağlanabilir.

Ülkemizdeki mimarları ve yatırımcıların sürdürebilir ürünlere olan ilgisini nasıl buluyorsunuz?
  Yatırımcılarımızın ve mimarlarımızın sürdürülebilir ürünlere karşı olan her geçen yıl daha da artan ilgileri, insanlığın geleceği adına, talepleri karşılamaktaki arza verdikleri önem heyecan verici. Tabiki daha da fazla olmasını temenni ediyoruz ve ulaşabildiğimiz çevrelerimize gerek ürün seminerleri gerek uygulama seminerleriyle eğitim veriyoruz. Bu seminerlere olan katılımların çokluğu bizleri daha da ümitlendiriyor.

Kentin yaşam kalitesini artıracak hangi çalışmalar yapılmalı?
  Kentin yaşam kalitesini sadece teknolojiyle bezenmiş yapılarla akıllı evlerle artırmayı düşünmek kesinlikle yanlış bir düşünce olacaktır. Öncelikle şehirlerin imar planlarının değiştirilmesiyle başlanmalı. Yeni imar planlarında daha geniş sokaklara, daha geniş caddelere, daha çok yeşil alanlara yer verilmeli, rant için silüeti bozacak kat yüksekliklerinden kaçınılmalı. Anlık ihtiyaçlara göre değil, uzun vadede yapılan planlamalara göre tasarlanmalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konularda çalışmaları mevcuttur. Belediyelere düşen görev ise daha temiz sokaklar, daha temiz caddeler ve daha temiz yeşil alanlar bırakmak olacaktır. Yeni gelişen yapı teknolojisinin doğru şekilde kullanılması halinde yaşanılabilir, sürdürülebilir hayatlar ve refah seviyesi yüksek toplumlar ortaya çıkarabiliriz.